19 Eylül 2011 Pazartesi

Terk edilmek tüm canlılara aynı acıyı verir..

Belki de onu hiç tanımasa daha iyiydi.
Ondan önce alışkındı yalnızlığa; kendi başının çaresine bakabiliyordu.
Sokaklar it kopuk doluydu; onlara alabildiğine güvensiz, kendine aşırı güvenliydi; hepsine kafa tutuyordu. 
Evet, belalıydı hayat, zordu ayakta kalmak, ama uğraşıp alıyordu ekmeği aslanın ağzından, karnını doyuruyordu.
Birbaşınalık güç, ama tanıdıktı; böylesine acı vermiyordu. 

Onu gördüğünde herkese yaptığı gibi uzak durmuş, kuyruğu dik tutmuştu başta…
Mademki diğer yabancılardan farkı yoktu; gardı düşürmenin âlemi de yoktu.
Ama gözünün ta bebeğine bakıyordu bizimki…
Belli ki ona ilk görüşte vurulmuştu. İlk dokunuştan ebediyen bir arada yaşayacaklarmış gibi bir his oluşmuştu.
Bir sıcak gülüş, bir tatlı sarılışla düştü gardı; kalbini açtı, kedi gibi uysallaştı.
Evet, sevebilirdi bunu…
Hürriyetinden onun için cayabilir, yalnızlığını noktalayabilirdi.

Yemeklerini paylaştılar önce… Sonra evlerini, yataklarını…
Her yere birlikte gidiyorlar, hep birlikte geziyorlardı. Tatlı sözler, cilveleşmeler, hediyelerle başı dönüyordu.
Günden güne ona daha da alışıyor, şüphelerinden arındıkça gevşiyor, güven hissiyle tanışıyordu.
Belki de yıllarca boş yere direnmişti böyle bir ilişkiye…
Kendine boş yere ıssız kaleler inşa etmiş, onca acıyı boşa çekmişti belki de…
Kendini tanıyamıyordu:
Aşk, tırnaklarını, dişlerini sökmüştü adeta; uysallaşmış, evcilleşmişti.

Bir sabah yalnız uyandı; yanı boştu.
Bahçeyi aradı; yoktu.
Sokağa koştu; uzaklaşan arabanın egzozunu gördü.
Ufukta kaybolana dek süzdü arabayı...
“Nasılsa dönecek” diye düşündü o an… o gün… o hafta…
“Galiba gelmeyecek” diye kaygılandı o ay sonu…
“Gitmeseydi keşke” deyip durdu o mevsim…
Ve yılsonu, “Keşke hiç gelmeseydi”ye döndü hissiyatı...
Öylesine çökmüştü.

Oysa kimseye güvenmediğinde güçlüydü; aşk, direncini kırmıştı.
Cömertçe açtığı kalp, iltihaplı bir yara olup çıkmıştı.
Sevgisizken aldanmazdı hiç olmazsa; şimdi hem sevgisiz kalmış, hem kandırılmıştı.    
Tutkuyu bir kez tattığı için hep onu arar olmuş, tokluğa alışınca açlığı unutmuştu.
Bir gün mutlaka gelecek”le “Onsuzluğa alışmalıyım” arasında gidip gelmekten bitap düşmüştü.
Yeniden it kopuk dolu sokaklara döndüğünde aşka düşmeden önceki halinden eser yoktu. Hastalanmıştı.
Nefretten korkarken, aşkla zehirlenmiş, ihanetle yaralanmıştı.
Sessizce ağladığı gecelerde “Belki de onu hiç tanımasam daha iyiydi” diye sayıkladı.
Yalnızlık belası, ayrılık acısından âlâydı...

6 Eylül 2011 Salı

Bugün burcumun benim için söyledikleri..

Önceden burcumu sorduklarında çekinirdim söylemeye.Nebileyim birden böyle ''BOĞA'' denince bir ürkütücü gelir heralde:) Hemen de ilk akla gelen şeydir ''İnatçı'' kelimesi..Valla değilim.Eh tamam arada bir oluyor ama herzaman değil,ee herkesde olduğu kadar sadece..Hem ben biliyorum kendimi sevdiklerime karşı olamıyorum inatçı,hemen yelkenlerim suya iner..
Hem önceden de hiç aklıma gelmezdi boğa kadını neymiş,boğa erkeği neymiş bir araştırayım deyip dergi kitap karıştırmak.
Son zamanlarda da tv'de çok karşıma çıkar oldu şu burç yorumları,her defasında annem'' Tuba,koş koş boğa burcunu anlatıyor.Bu sene neler olacağını söylüyor bak'' der oturturdu yanına,dinlerdik artık..
Ama bak bugün okuduğum gazetede boğa kadınları için neler denmiş:

'' Bir Boğa Kızıyla birlikte olmaktan daha mükemmel bir şey olamaz.(buraya dikkat edelim lütfen heheh)Karmaşık, zorlu, sert, şiddetli olaylar karşısında bile o inanılmaz dinginliğini, sükunetini bozmayacaktır.
Öylesine sakin duruşunun zorlama olduğunu sanmayın sakın. Zira o hiçbir şey için kendini zorlamaz. Riya, yalan ve oyunlara kalkışmaz. Nasıl duruyorsa, öyledir. Rahattır. Ve onun bu rahatlığı çevresine yayılır. Etrafını huzur dalgalarıyla kaplar ve onunla birlikteyken geriliminizin yavaş yavaş azaldığını farkedersiniz.

Boğa Kızları kesinlikle fiziksel bir varlıktır. Onun dikkatini çekecek yegane şey de alacağı fiziksel zevklerdir. Bunun dışında karmaşık figürlerden, yapma çiçeklerden, herkesin yapıyor olduklarından hiç mi hiç etkilenmez.'' demiş burç yazarımız ve devam etmiş;

''Hoşgörü sınırları öylesine geniştir ki, bu sınırların nerede başlayıp nerede bittiğini anlamakta zorlanabilirsiniz. O, diğer burçların kızları gibi yanınızdan geçen kıza baktığınız için dırdır etmeyecektir. Hatta bunun üzerinde hiç durmayacaktır. Fakat, onun sizi kıskanmadığını düşünüp aklınızdan geçen veya içinizden gelen her şeyi yapabileceğinizi de zannetmeyin.

Kolay kolay öfkelenmez. Dırdır etmez, tersine hayatınızı kolaylaştırmak için öylesine pratik çözümleri vardır ki, kesinlikle sizin erkek olduğunuzu hissettirecek şekilde davranır. İpleri sizin elinize kolayca bırakıp idare edilmekten ayrıca keyif alır.
Ama siz idare edemeyecek olursanız, idareyi ele almakta bir an bile tereddüt etmeyecektir. Hem de son derece güçlü ve başarılı bir biçimde.
Fakat, yine de arzusu bu değildir. Çünkü, o gerçek bir erkekten hoşlanır ve ölünceye kadar ona sadık kalır.'' Bu yazıda ve de özellikle bu son paragrafta ifade edilen cümle çok doğru:) bu güzel yazının üstüne ben daha ne diyebilirim ki; ANLAYAMAMIŞ olanların vay haline ;)

5 Eylül 2011 Pazartesi

Uzun Bir Aradan Sonra..

Bugün ilk defa aklıma geldi bir bloğum olduğu çok üzgünüm elde olmayan sebeblerden dolayı bu kadar ara verdiğim için..En son yayınladığım yazımın ardından ne değişiklikler oldu hayatımda bir bilseniz..
İş değişiklilklerimden tutunda özel hayatıma varana kadar :(
Yemin ederim yaz aylarından nefret ediyorum artık hatta ve hatta ağustos ayından diyebilirim.Benden çevremdeki sevdiklerimden ne istiyor olabilir.Kendi halimizde yaşıyoduk işte hayatımızı!!
Ne yaşanması gerekiyorsa hepside her senenin bu ayında mı yaşanır be kardeşim!!Şimdi burdan bir başlasam anlat anlat bitmez,uzun lafın kısası hiç gelmez..Gel biz en iyisi bu yazı,bu yazıyla burda noktalayalım.Yeni bir başlık açıp yeni yeni yazılar yazalım..
(Şuan işteyim ve artık kapatmalıyım..)
En kısa zamanda yeni resimler ve yeni yazılarımla görüşmek üzere ve güzel bir pazartesi geçirmeniz dileğiyle..
xoxo  :)